bg_image

Aromaterapi, uçucuyağlann içeriğindeki farklı etken madde gruplarının etkilerinden yararlanmak suretiyle ve özellikle, soğuk algınlığı, stresle başedebilme, uykuyu düzenleme, dermatolojik ve romatolojik hastalıklarda ve bağışıklık sistemini güçlendirici yönde uygulamaları olan, modern fıtoterapinin bir bölümüdür. İnsan yaşamında ‘koku duyusu’ nun çok büyük bir önemi vardır. Özellikle farkında olarak veya olmadan içgüdüsel olarak bazı kararların verilmesini sağlar. Kokunun olumlu veya olumsuz olarak algılanması, insan beynindeki limbik sistemle ilişkilidir ve doğrudan sinirlerin iletisiyle, duygulara ve ruhsal duruma etki ederler.

Koku üzerine yapılan araştırmalara rağmen, koku merkezinin bir koku ile nasıl uyarıldığı veya epitel üzerinde yer alan koku molekülünün nasıl tanındığı ve sinir impulsuna nasıl dönüştürüldüğü hala tam olarak aydmlatılamamakla birlikte, günümüzde kabul gören muhtemel etki mekanizması şu şekildedir: Burun boşluğunda dolaşan moleküller epitel mukoza tarafından emilirler. Bu müköz tabaka, üst burun boşluğunun üstünde ve iki yanında yer almaktadır, yaklaşık 1,5 cm çapındadır (Bulbus olfactorius). Partiküllerin kalan kısmı solunum yolları aracılığı ile akciğerlere ulaşmaktadır. Uçucuyağlann kokusu, beyine ve oradan koku merkezine ulaşır. Kokuya karşı hareket tepkisi vejetatif sinir sistemi tarafından düzenlenir.

Aromaterapinin bir yönü de koku psikolojisi olup, fızyolojik ve psikolojik düzeydeki uzun süreli tedavi cevaplarının irdelenmesidir. Doğada kokular çok çeşitli olup, değişik şekillerde algılanırlar. Koku veya amma, değişik kimyasal yapılara sahip küçük molekül-Terden meydana gelmektedir. Her koku özgün bir boy ve şekle sahip olup, koku nöronu üzerinde bulunan ve kendisine karşılık gelen reseptör ile ilişkilidir. Beyinde özgün bir sinir iletisi başlatabilmektedir.